2 Eylül 2015 Çarşamba

Şeyh Habil (Şabil) Camii


            Çarşamba’daki en eski camilerden biri dendiğinde aklımıza ilk olarak gelen cami “Göğceli Camii” oluyor. Hakikatte de Göğceli Camii çok eski ve “çivisiz” olmasıyla da meşhur. Sadece Çarşamba‘da değil tüm Türkiye’de biliniyor; hatta yurt dışından dahi ziyaretçileri var. Son yıllarda yapılan restorasyonla gerçekten de çok güzel bir görüntüye büründü. Fakat biz Çarşambalılar da dâhil adını dahi duymadığımız, adını duysak da yerini bilmediğimiz veya ziyaretine gitmediğimiz Göğceli Camii gibi sekiz asra meydan okuyan bir cami daha var; Şeyh Habil (Şabil) Camii. Mimari yapısı itibarıyla Göğceli Camii’ne çok benzeyen caminin Göğceli Camii’yle aynı dönemde inşa edildiği düşünülmektedir.
            Şeyh Habil Camii, Yaycılar köyü Şeyh Habil Mezarlığı içerisinde bulunan ve günümüze kadar ulaşan nadide eserlerden. Cami Çarşamba’ya yaklaşık 4 – 5 km mesafede. Çarşamba’nın güneydoğu tarafına düşen cami, Yaycılar ve Şeyh Habil köylerini ayıran dere kenarında, Şeyh Habil Mezarlığına bitişik durumda yer alıyor. İki köyün sınırında olduğu için cami iki köyün köylüleri tarafından da sahipleniliyor.
            İlk yapılış formu itibarıyla küçük bir mescit izlenimi veren cami daha sonra yapılan ek ve genişletmeler sonucu biraz daha genişlemiş ve cami formuna bürünmüş gözüküyor. Caminin orijinal kapısı kuzey tarafta bulunuyor. Caminin kapısı bir metreden biraz daha büyük. Caminin orijinal kapısı olan bu kapıdan içeriye girerken başınızı eğerek girmek zorundasınız. Belki de bu baş eğiş, bir hürmetin ifadesi. Aynı mimari özelliği eski bazı yapılarda da görmek mümkün.
            Yukarıda da belirttiğimiz gibi, belki birçoğumuzun ziyaret dahi etmediğimiz sekiz asırlık bu yapıyı, bundan kısa bir süre önce Peter Ian Kuniholm isimli yabancı bir araştırmacı ziyaret etmiş ve caminin kıble duvarının sağ köşesinden küçük bir ağaç parçası keserek ağacın yaşını tespite çalışmış. Çalışma sonucunda ağacın yaşını 1204, 1205 veya 1211 olabileceğini tespit eden araştırmacı çalışmasını 1995 yılında yayınlamış.
            Caminin “Cuma Camisi” olarak yıllarca kullanıldığı bilinmektedir. Orijinal giriş kapısı olan kuzey tarafındaki kapı çift kanatlı, dikdörtgen formlu bir yapıya sahip. Caminin kuzeyinde daha önceden camiye gelenlerin atlarını bağlamak üzere kullandıkları düşünülen bölüm daha sonradan camiye katılarak son cemaat yerine dönüştürülmüş. Bu bölümde daha önceden bir ocağın bulunduğu ve camiye gelenlerin kışın bu ocakta ısındıktan sonra camiye namaz kılmaya girdikleri söyleniyor. Şu an caminin son cemaat yerinin ve namaz kılınan yer olan harim kısmının doğu duvarına iki kapı açılmış durumda.
            Camiyi ziyaretimizde konuştuğumuz din görevlilerinden biri, yakın zamanda yaşanan bir hadiseden bahsetti. Hadise şöyle: Caminin güney duvarının doğu köşesinde daha önceden caminin kalın duvar tahtaları içerisinde ağaçtan yapılma kilitle kilitlenmiş, bir yer olduğu ve oranın tadilatlar sırasında kırılan bir parçanın tamiri sonucu yapıldığını düşündüklerini fakat bir gece bazı kişilerin gelerek, o kilidi kırdıkları ve o gece caminin altına derince bir çukur kazıldığını anlattı. O çukurdan ne çıkarıldığını veya bir şey çıkarılıp çıkarılmadığını bilmediklerini söyleyen din görevlisi o çukur sebebiyle caminin üzerinde oturduğu büyük taşlardan birinin kuyuya doğru hareket ettiği ve caminin tamamının da hafifçe hareketlendiğini anlattı. Açılan çukur daha sonra köylülerce doldurulmuş.
            Sekiz asırlık koca bir tarihe şahitlik etmiş ve ayakta kalabilmeyi başarabilmiş cami, şu an maalesef sahipsizmiş gibi bir görüntü veriyor. Camide şu an kadrolu bir din görevlisi yok. Şeyh Habil ve Yaycılar köylerindeki camilerdeki din görevlileri gelerek camide Cuma ve bayram namazlarını kıldırıyorlar. Caminin temizliği ve bakımı köylüler tarafından yapılmaya çalışılıyor. Caminin çatısındaki kiremitler akıttığı için geçen yıl kiremitler tamamen değiştirilmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı envanterine kayıtlı olmadığı söylenen cami için, köy muhtarı ve köylülerin müracaatlarda bulundukları fakat olumlu bir sonuç alınamadığı söyleniyor. Caminin bir an evvel profesyonel bir el tarafından bakıma alınması elzem.
            Caminin şu an son cemaat yeri olan kısmının güney duvarında yani orijinal giriş kapısının bulunduğu duvarda ve kapının üst ve yanlarında Osmanlıca olarak yazılmış bazı yazılar bulunmakta. Bu yazıların altlarına hicrî olarak bazı tarihler atılmış; fakat yazıların büyük bir çoğunluğu çeşitli kazıntı ve silintiler sebebiyle okunamıyor. Yazılı tarihlerden 1115, 1228, 1240 ve 1267 tarihleri okunuyor. Bu tarihler miladi olarak 1619, 1812, 1824 ve 1851 tarihlerine tekabül ediyor. Bu yazıların caminin tadilat tarihleri olduğu tahmin ediliyor. Duvarda büyük şekilde yazılmış bir şiir beyti izlenimi veren bir yazıyla yazımızı bitirelim.
            Bir koyun kuzulasa, anası erkek, kuzusu dişi;
            Süleymanlık edemez, bunu bilmeyen kişi.      

Not: Yazımızda M. Kemal Şahin tarafından kaleme alınan “Samsun - Çarşamba / Yaycılar Köyü Şeyh Habil Camii” adlı makaleden istifade edilmiştir.


              

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder